Anadolu'nun Rengi / Ahengi (Tokat)
PROJE BİLGİLERİ
Anadolu'nun Rengi / Ahengi (Tokat)

Bir Avuç Gönüllü (BAG) Tokat’a Kültür Gezisi Düzenledi

Gönüllü katılımcıların destekleriyle toplum yararına sosyal projeler gerçekleştiren “Bir Avuç Gönüllü” topluluğu, gönüllüleriyle birlikte Tokat’ı gezdi.

Toplum yararına özellikle eğitim, kültür, düşünce, fikir ve sanat alanında projeler yürüten Bir Avuç Gönüllü (BAG) topluluğu, başlattığı “Anadolu’nun Rengi / Ahengi” projesi ile gönüllülerinin fikir, düşünce ve kültür dünyasına değer katmayı amaçlıyor.
Gerçekleştirdiği projelerle özellikle dezavantajlı ve kırsal bölgelerdeki okullara yönelik zekâ oyunları sınıfları, bilim sınıfları, fikir atölyeleri ve kütüphaneler kuran BAG, bu süreçleri birlikte yürüttüğü gönüllülerle yeni bir açılım yaparak fikir, düşünce ve kültür gezileri başlattı. “Anadolu’nun Rengi / Ahengi” temasıyla başlatılan programda her bölgeden bir şehri ziyaret etmeyi planyan ekibin ikinci durağı Karadeniz’in şirin kenti Tokat oldu.

Yaklaşık yirmi beş kişinin katılımıyla iki gün süren programda, “900 adımda 900 yıllık tarih” mottosuyla Tokat’ın tarihi mekânları; Taşhan, Kabe-i Mescit Camii, Sulu Sokak, Kent Müzeleri, Takyeciler Camii, Medreseler, Tokat Mevlevihanesi, Latifoğlu Konağı, Pirhan, Ballıca Mağarası, Romancı Sahaf, Irmak Boyu, ve Ulu Camii gezildi.
 
Gezide, Tokat’ın fikir, düşünce, kültür ve sanat dünyasına katkı sunan Vera Kültür Sanat’ta şiir ve türkü dinletileri ile şair Muhammed Münzevi şiir dinletisi gerçekleştirildi.  
 
1928’den itibaren yaptığı lezzetli köfteler ile Tokatlılara hizmet eden Hacivat Köftecisi’nde yemek sonrasında Kemal Atangür’ün sergilediği Hacivat Karagöz gösterisi izlendi.
 
Düzenledikleri gezi ile kültürel kaynaşmayı tamamlamak istediklerini belirten BAG Koordinatörü Murat Aşan; “Bizler, BAG olarak toplumu yakından ilgilendiren belirli eksiklikleri ve sorunları kendi imkânları ile tespit eden, herhangi bir karşılık beklemeden tamamen sosyal sorumluluk duygusuyla ve öz imkânları ile eğitim, kültür, düşünce, fikir ve sanat alanında gönüllülük faaliyetleri yürüten, bünyesinde hemen her meslekten kişiyi barındıran resmi olmayan bir topluluğuz. Bugüne kadar birçok gönüllümüz ile gönüllere dokunduk ve dokunmaya devam edeceğiz. Tüm bu dokunuşları birlikte yaptığımız ekip arkadaşlarımızla yeni bir açılım yaparak “Anadolun’nun Rengi/Ahengi” temasıyla her bölgeden bir şehri ziyaret etmeye karar verdik.
İlk durağımız Konya oldu ikinci durağımız ise Tokat oldu. Bundan sonraki süreçlerde ise Ege Bölgesinden Afyon, Akdeniz Bölgesinden Isparta, Doğu Anadolu Bölgesinden Van, Güneydoğu Anadolu Bölgesinden Mardin, ve Marmara Bölgesinden Bursa ile devam edeceğiz.  Renk ve Ahenk temalı programdaki ana amacımız ise; tüm gönüllülerimizle birlikte yerinde öğrenmek, yeniliklerle tanışmak ve kültürel kaynaşmayı tamamlamak olacaktır.” diye konuştu.

-Geziler “Afet Bilinç Eğitimi” ile tamamlanacak

Afetlerin etkilerinin en aza indirilmesinde öncesinde alınan tedbir ve eğitimlerin önemli olduğuna değinen Aşan, “Anadolu’nun Rengi / Ahengi programları bitiminde 50 kişilik bir ekip ile bir haftalık Afet Bilinç Eğitimi ile süreci tamamlamak istiyoruz.” diye konuştu.

-Depremzede çocuklar için “BAG Çocuk” çalışmalar yürütecek
 
Malatya’nın Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıkıcı etkisinin en fazla hissedildiği illerden birisi olduğunu belirten Aşan, “Deprem sonrası ilimizin tekrar normale dönmesi için üzerimizde sorumluluk hissediyoruz ve imkanlarımız doğrultusunda katkı sağlamak istiyoruz. Bunun için yeni bir girişimde bulunduk ve “BAG Çocuk”u kurduk. Bu girişimle özellikle 4-12 yaş arası çocukların bu zorlu süreci daha çabuk ve etkili atlatabilmesi için ailelerin de dahil olacağı etkinlikler düzenlemeyi planlıyoruz.” dedi.

-“BAG Akademi” gençlerin eğitim hayatını destekleyecek çalışmalar yürütecek

Gençlerin eğitim hayatlarını desteklemeyi amaçladıklarını söyleyen Aşan, “18-30 yaş arası gençlerin istifade edebileceği “BAG Akademi”yi kurduk. Bu organizasyonla gençlerin bağımsız bir şekilde eğitimlerine devam etmeleri için maddi ve pozitif imkanları onlar için sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.

***

Gönüllülerimizin gezi değerlendirmeleri:

Vera: İyiliğin Tarafı Olmak

Bu hafta sonu iki günlük bir gezi-kültür programı için bir grup arkadaşla Tokat’ta buluştuk. Tokat tarihte önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehir olmakla birlikte şimdi Anadolu’nun küçük bir taşra şehridir. Yeşilırmak’ın etrafına kurulan Tokat önemli şehirlere komşu olması sebebiyle biraz gözden ve gönülden ırak kalmış olsa da sahip olduğu tarihi ve doğal güzellikler başta olmak üzere bağrında filizlenen iyilik hareketleriyle gelecekte adından sıkça söz ettireceği kesindir. Tarihi mekân ve eserleriyle kadim bir geçmişe ve güçlü bir geleneğe sahip olduğu her adımda dikkatleri celbeden şehir, yaptıklarıyla bu hikâye burada bitmez demeye devam etmektedir…

Sizlere Tokat’tan bahsetmek istiyorum ancak burada Tokat’ta yediklerimizden, içtiklerimizden bahsetmeyeceğim. Niyetim tarihi mekânlarından, mimari eserlerinden ya da tarihin tozlu raflarında yer alan bilgileri aktarmak da değil. Amacım Tokat’ta gördüğüm güzellikleri anlatmaktır. Bugün kendi hikâyesini yazmaya başlayan bir şehir olarak Tokat’ın bir esnafından ve bir iyilik hareketi olarak başlayan Romancı Sahaf ve Vera Kültür Sanat’tan söz etmek istiyorum. Şuan Tokat’ın hayatını bir gergef gibi ören bu hikâyeler bizim de yitiğimizi aramamıza, yeniden hikmetin peşine düşmemize ve belki de Romancı’nın idealinin, gerçekleşmesine vesile olur.

Mevzu Tokat ise bence şehrin kültür ve sanatı adına bugün söz edilmesi gereken önemli mekânlardan biri Hacivat Köftecisi’dir. Hacivat Köftecisi 1928’den itibaren yaptığı lezzetli köfteler ile Tokatlılara hizmet etmektedir. Fakat lezzetli köftelerinden ziyade Hacivat Köftecisi şehrin kültür-sanat hayatına sunduğu katkı ile bilinmektedir. Hiçbir zaman köfteci olmayı düşünmeyen ve tiyatrocu olmayı arzulayan Kemal Atangür, babası vefat edince baba mirası köftecilik ile tiyatroculuğu birleştirme kararı almıştır.  Zamanla Köfteci dükkânının altına bir tiyatro salonu yapan Atangür, burada hem Hacivat Karagöz oyunları sergilemekte hem de farklı oyunlar oynamaktadır. Bu şekilde baba mirasına sahip çıkıp hayali olan tiyatroculuk sanatını da icra etmektedir. Her cuma Hacivat Karagöz oyununu oynarken talep olması durumunda farklı günlerde de Hacivat Karagöz oyununu sergilemektedir. Bizim için de Cuma geleneğine ek olarak Cumartesi günü Hacivat Karagöz oyununu sergiledi. Yaptığı lezzetli köftelerle halkın damak tadına hitap eden Kemal Atangür aynı zamanda oynadığı tiyatro oyunlarında verdiği güzel mesajlarla Tokatlıların zihin dünyalarına da nefis dokunuşlar yapmaktadır. Ekmek Arası Tiyatro mottosuyla hem baba mesleğini hem de sanatını icra eden Hacivat Köftecisi bir sanatçı olarak şimdiden şehrin kültür-sanat hayatına damgasını vurmuş, Tokat’ın hikâyesini zenginleştirerek güzelleştirmiştir.

Tokat’ın güzellikleri elbette sadece Hacivat Köftecisi’nden ibaret değil. Şehri güzelleştiren, hayatı daha anlamlı ve yaşanılır kılan, “emri bil maruf ve nehyi anilmünker” gereği iyilikleri çoğaltmayı ve kötülükleri geriletmeyi hedefleyen bir “Vera” var. Vera bir iyilik hareketi, iyiliğe taraf olma durumu. “Vera” Nazım Hikmet’le anılsa da Önder Ercan iyiliğe taraf olma ve kötülüğe karşı olma yönüyle kullandıklarını ifade etmektedir.

Romancı Sahaf’la başlayan ve “Vera Kültür Sanat”la inkişaf eden bu iyilik hareketi şehrine, şehrin insanına katkı sunmak, gençlerin kendilerini tanımalarını, hedeflerini belirlemelerini, kendi hayatlarını inşa ve imar etmelerini sağlamak adına ortaya çıkmıştır. Taşradaki gençlerin zihin ve ruh dünyalarında yeni ufuklar açmayı amaçlayan sorumluluk bilincine sahip öğretmen Önder Ercan ilk olarak bu şuurla Taşhan’da Romancı adlı bir sahaf dükkânı açmıştır. Önder Bey Romancı’yı aslında para kazanmaktan ziyade güzellikleri çoğaltmak ve şehrin kültür-sanat hayatına katkı sunmak amacıyla açmıştır. Romancı’da tematik okumalar, edebiyat ve şiir okumaları, sanat sergileri, söyleşiler gibi önemli kültür-sanat faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Şehrin kültürüne önemli katkılar yapan dergi yayıncılığında bulunmuşlar. Samimi ve özverili çalışmalarının semeresini kısa sürede alan Romancı, küçücük mekanına rağmen Tokat’ta değer üreten önemli bir gönül merkezine dönüşmüştür. Maddi olarak büyük olanaklara ve geniş bir mekâna sahip olmasa da Romancı, küçük bir göz odada her daim sıcak çayları, güler yüzleri ve samimi sohbetleriyle misafirlerini karşılamış ve fazla bir zaman geçmeden okuyan, düşünen, tartışan ve geleceğini kurmak isteyen her yaştan insanın uğrak yeri hâline gelmiş. Fakat zihninde olanları gerçekleştirmek için Romancı’dan daha geniş bir mekâna ihtiyacı olduğunu düşünen Önder Bey bir arkadaşı ile birlikte tercihen şehrin gürültüsünden nispeten uzak olan bu mekânda “Vera Kültür Sanat”ı kuruyor. Tokatlıların hafızasında yer edinmiş olan Romancı’yı da yine burada yetişmiş olan öğrencilerinden Meryem Tokmak Hanım’a bırakarak o mekânın da yaşamasını sağlıyor.

“Vera Kültür Sanat” görünüşte bir kitap kafe ama içine girildiğinde adeta bir okul hüviyetinde. “Vera”yı kurarken Önder Bey buranın bir kafe olarak algılanmaması için özellikle isminde “kafe”nin olmasını istememiş. “Vera”da kitap satışı ve kafe hizmeti verilse de içinde kültür sanat sergilerinin gerçekleştirildiği, şiir ve türkü gecelerinin düzenlendiği, uzman konuklarla söyleşilerin yapıldığı, seminer sunumlarının, film gösterileri ve tahlillerinin, kitap değerlendirmelerinin yapıldığı bir mekân daha ziyade. Ayrıca üniversite öğrencilerine sohbet etmek için sakin ve nezih bir ortamın sunulmasının yanı sıra kitap okuma, ders çalışabilme ve tezlerini yazabilme olanağını daimkânları ölçüsünde sağlamaya çalışmışlar. Öyle ki “Vera Kültür Sanat”a gelenler zaman zaman buranın kafe hizmeti de veren bir işletme olduğunu unutarak buraya bir kütüphane gibi baktıkları ve dışarıdan yiyecek ve içecek getirdikleri ifade edilmiştir. Aslında “Vera Kültür Sanat”ın sahipleri bundan rahatsız da değiller. Önder Bey buranın bir kitap kafeden daha çok bir kültür sanat merkezi olmasını istediğini ifade etmiş ve kendisi de bu yönde yoğun bir gayret göstermektedir. Bilhassa taşradan taşraya gelen öğrencilerin geldikleri gibi şehirlerine dönmemeleri için ciddi bir çaba ortaya koymaktadır. Kültür ve sanatın farklı alanlarında faaliyetlerin gerçekleştirildiği  “Vera Kültür Sanat”ta özellikle tematik okumaya önem verilmektedir. Öncelikle “Vera Kültür Sanat”ta gelen gençlerin kendilerini tanımaları ve hedeflerini sağlıklı bir şekilde belirleyebilmeleri için “ne oldukları” ve “ne olmak istedikleri”ne yönelik okumalar ve tartışmalar yapılmaktaymış. Ayrıca doğru ve faydalı bir okuma için “Neden okumalı, ne okumalı ve nasıl okumalı?” sorularına verilen yanıtlara göre de gençler tematik okuma alanlarına yönlendiriliyormuş. “Mevzisi olanın mevzusu olur” bilinciyle gençlere bir perspektif kazandırmaya çalışan Önder Ercan, nicelikten ziyade niteliğe önem vermekte; meşhur olmanın şehvetine ve daha fazla kâr etme hırsına kapılmadan istikrarlı ve organik bir büyümeyi esas almış durumda.Hormonal büyümeyi önlemek, mekânın tüketilmesi ve çürümenin önlenmesi adına reklam vermeyi bile hiç düşünmemişler. Önder Ercan ve arkadaşları “Vera”ya bir arayışın neticesinde insanların gelmesini ve gelenlerin de burada gördükleri güzel değerlerden dolayı kalmalarını arzuluyorlar.

Konferans salonunu, programlar çakışmadığı müddetçe, kültür-sanat faaliyetlerine ücretsiz tahsis eden “Vera”da sadece okuma ve düşünmeye değil yaptıkları her iş ile hayata estetik bir bakış kazandırmayı istemekteler. Bir taşra kenti olmasına rağmen edebiyata, şiire, sinemaya, tiyatroya, resim sergilerine, müziğe destek vererek olabildiğince bu değerlere alan kazandırmak istiyorlar. Yürüttükleri kimi sanat organizasyonları, kentte bazı kişiler tarafından dalga konusu edilmesine rağmen onlar cehaletin pervasız çıkışlarına teslim olmadan, iyiliğin sahibi vardır düşüncesiyle kararlılıkla yollarına devam etmişler. Zira “Vera” iyilik hareketi cehaleti örgütleyip talep edileni sunmak yerine iyiliği ve güzelliği arz ederek kurtuluş için ne talep edilmesi gerektiğini öğretmeye çalışmaktadır. Zaten “Vera”nın amacı da iyilikti. Yaptıkları işten bir kez olsun şüphe etmemiş, yürüttükleri programlara az kişi katılsa da istikrar adına hiç vazgeçmemişler. Tek kişi bile katılsa programlarını aksatmadan icra etmişler.

“Vera”ya dair elbette söylenecek çok şey var. Fakat burada her şeyi anlatmak mümkün değil. Hâsılı kelam söyleyeceğim şu ki onlar taşradan dünyaya ve ufka açılan bir pencere olmak istiyorlar. İyiliği çoğaltan ve kötülüğü yok eden bir pencere. Dileyen dünyaya bu pencereden bakar. Sözlerimi burada nihayetlendirirken samimi ev sahipliğiyle gezimizi güzelleştiren İsmail Toprak’a, Önder Ercan’a, Hümeyra Bişgin’e ve Meryem Tokmak’a teşekkür ederim. Ayrıca Programı düzenleyen Murat Aşan’a ve katılımcı diğer arkadaşlara da teşekkürlerimi sunarım.

Yeni bir programda görüşmek dileğiyle...

Osman KARACAN

***

Tokat ilimizi nasıl bilirsin’ deselerdi, çevre yolunu kullanıp farklı şehirlere gittiğim, dağlık bir alanın ortasında küçücük bir Anadolu Şehri derdim hafta sonu Tokat gezisine katılana kadar.

Şimdi anlat dense; önce tarihi hamamı alın arkanıza karşıdaki “Taşhana” girin derim. Sanki zaman durmuş gibi. Efil efil salınan, ağaç baskılarla yapılmış çeşit çeşit yöresel keten örtüleriyle, güler yüzlü esnafıyla karşılasın sizi Taşhan.

Tarihin ve sanatın nasıl devam ettiğini seyrederek gezinin han odalarında ta ki “Romancı Sahafa” rastlayana dek. Orada size Anadolunun bağrında bir vaha misali ümit bahşeden “Romancının” nasıl yeşerdiğini, çekirdekten “Vera Kültür Sanat” adıyla çınara dönüşümünü dinleyin. Önder Beyin samimiyetini azmini gayretini ve sonrasında damıtılmış tadıyla Vera’nın geldiği noktayı görmek için uğrayın mutlaka. Modernlik sadelik sıcaklık kavramlarını yakaladığınız üst kattan, alt kata ulaşacağınız merdivenleri inin mutlaka. Portrelerle sanatın her dalını inşa eden öncülerin kısa hikâyelerinde bulun kendinizi. Mini konferans salonunu onlar anlatsın size. Bir şehrin ortasından nehir geçiyorsa ne anlatır sizce? Gündüzüne derinlik, akşamına serinlik, gözünüze şenlik, gönlünüze huzur.

Bırakın sonra kendinizi Tokat'ın sokaklarına; Sulu Sokağı, Ulu Camiyi, Takyeciler Camisini, müzelerini, tarihi evleri, hamamlarını, mevlevihanesini, sanat merkezini illaki görün derim.

Caddelerin birinden geçerken “Hacivat Köftecisini”  görünce şaşırmayın. Sahne hayalini 3 kuşak baba mesleğiyle birleştiren Kemal Atangür beyefendiyle tanışın, hikâyesini dinleyin, yeşilçamdan enstantaneler eşliğinde. Cuma günü akşamına denk geldiyseniz şanslısınız, buyurun aşağı salona “Karagöz Hacivat” şenliğine.

Ballıca Mağarasını da gezip şahit olduklarınıza bir zenginlik daha eklemek ise size kalmış.

Aynur KORKMAZ

09.02.2023

PROJE RESİMLERİ
Image 31
Image 32
Image 33
Image 34
Image 35
Image 36
Image 37
Image 38
Image 39
Image 40
Image 41
Image 43
Image 44
Image 45
Image 46
Image 47
Image 48
Image 49
Image 50
Image 51
Image 52
Image 53
Image 54
Image 55
Image 56
Image 57
Image 58
Image 59
Image 60
Image 61
Image 62
Image 63

Bize Ulaşın

Görüş, İstek ve Önerileriniz için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.